Silüriyen Dönemi

440-417 myö arası


Balıkların evrimi:
Çenesiz balıkların yayılması, tatlı su balıklarının ve ilk çeneli balıkların evrimi
Ökaryot yaşamın karaya kalıcı olarak yerleşmesi:
Örümcekler, böcekler, kırkayaklar ve akrabaları ve ilk damarlı bitkilerin ortaya çıkması.

Silüriyen yaşamından bir manzara

Ordovisyen yok oluşlarına neden olan buzul çağının ardından, Silüryende sıcaklıkların tekrar yükselmesiyle Gondvana'yı kaplayan buzullar eridi. Kıtalar yeniden sığ denizlerin altında kaldı. Yok oluşun ardından canlıların çeşitlenip yayılması için uygun şartların sağlanmasıyla canlılar yeni bir uyumsal açılım dönemine girdi. Boşalan yaşama alanları hızla çeşitlenip, yayılan canlılarca dolduruldu. Omurgasızlar daha da çeşitlenerek, yeniden Ordovisyendeki yaygınlıklarını kazandı. Ancak Silüryen uyumsal açılımının başarılı grubu denizlerde hızla çeşitlenen, omurgalılardan çenesiz balıklardı. Bazı çenesiz balıklar tatlı sulara uyum sağlayarak bu ortamlarda yaygınlaştı. İlk çeneli balıklar tatlı sularda ortaya çıktı.

Silüryenin en önemli olayı ökaryotik yaşamın sağlam temellerle ve daimi olarak karaya yerleşmesiydi. Ordovisyende karaya çıkmış olan kara yosunu benzeri bitkiler oldukça yaygınlaştı. İlk damarlı bitkiler de kesin olarak bu dönemde ortaya çıktı. Kara yosunu ve ilkin damarlı bitkilerle kaplı karalarda dolaşan ilk kara hayvanlarıysa, uyum yetenekleri tartışılmaz olan eklembacaklılardı. Örümcekler, akrepler, böcekler, kırkayaklar, ve akrabaları bize oldukça yabancı bu ortamın bildiğimiz tek sakinleriydi.

Silüryen evrimsel açıdan pek çok ilkin gerçekleştiği bir dönemdi. Bu dönemden meydana gelen olaylar dünyayı ve yaşamın bundan sonra izleyeceği yolu büyük oranda etkiledi.

Silüryen Dünyası

Silüryen boyunca da kıtaların büyük bir bölümü güney yarı kürede toplu halde bulunuyordu. Kuzey yarı küre ise nerdeyse tamamen okyanuslarla kaplıydı. Önemli bir bölümü hala güney kutbu üzerinde bulunan Gondvana güneye doğru olan hareketini sürdürdü. Laurentiya, Baltıka ve Sibirya ekvatoral konumlarını korurken birbirilerine yakınlaşma eğilimlerini sürdürdüler. Dönemin sonunda Baltıka doğudan Laurentiya'ya çarptı ve Iapetus okyanusu kapandı. Kuzeyden gelen Sibirya da Laurentiya'ya oldukça yaklaştı. Çarpışan kıtalar üzerinde dağ oluşum hareketleri meydana geldi. Bu üç kara parçasının birleşmesiyle Lavrasya olarak adlandırılan yeni bir süper kıta oluştu. Baltıka ile Laurentiya arasındaki Iapetus okyanusu kapanırken, birbirilerinden uzaklaşan Gondvana ile Baltıka arasında Tetis adını alacak olan yeni bir okyanus oluşmaya başlar.

Silüriyen dünyası

Silüriyen İklimi

Ordovisyeni kapatan buzul çağının ardından Silüryende, yerküre uzun süre devam edecek olan sıcak bir döneme girer. Yerkürenin iklimi bu dönemde görece kararlı bir yapı kazanır. Önceki dönemlerde görülen düzensiz iklimsel değişimler son bulur. Günümüzde görülen enlemsel iklim farklılıkları bu dönemde de vardı. Yüksek enlemlerde buzullar görülürken, 0°-40° enlemleri arasında oldukça kurak bölgeler bulunuyordu. Dönemin başında dünya çapında artan sıcaklıkla birlikte eriyen Gondvana buzulları, deniz seviyesinin yükselmesine neden oldu. Ekvatoral kara parçalarının büyük bir bölümünün üzerini kaplayan sıcak sığ denizler, dönem canlılarının en önemli yaşama alanlarındandı.

Silüryende Yaşam

Silüryen deniz yaşamı

Silüriyen deniz yaşamından bir manzara

Silüryenin başında görülen uyumsal açılımla canlılar yeniden sığ denizlere yerleşti. Yok oluştan büyük zarar gören omurgasız grupları yeniden toparlandı. Bu dönemde yeni omurgasız şubeleri ortaya çıkmaz, fakat gruplar arasında çeşitlilik ve yaygınlık değişiklikleri olur. Dallı bacaklılar Silüryen denizlerin en yaygın grubudur. Yeni ortaya çıkan dallı bacaklı grupları oldukça yaygınlaşmışsa da Ordovisyenden gelen gruplar da boldu. Toplam hayvan türlerin dörtte üçünden fazlası dallı bacaklılar grubuna dahildi.

Sığ denizlerde; rügoz ve tabülat mercanlar, stromatoporoid, yosun hayvancıkları ve kalkerli alglerce oluşturulan tropikal resifler oldukça yaygındı. Çeşitlilikleri artan mercanların resiflerdeki ağırlıkları da oldukça arttı. Resiflerin bir numaralı organizmaları olan mercanlar bu durumlarını Permiyendeki büyük yok oluşa kadar korudu.

Mercan

Derisi dikenlilerden denizlaleri, uyumsal açılımla ilginç biçimler kazanıp ve sığ denizlerde yaygınlaştı. Büyük yok oluşa kadar da deniz faunalarının önemli üyelerinden oldu. Planktonik graptolitler Ordovisyende kazandıkları yaygınlık ve çeşitliliklerini sürdürdü.

Deniz Laleleri

Fanerozoiğin ilk iki döneminde oldukça yaygın olan üç loblular artık güçten düşmeye başladı. Bazı büyük grupları Ordovisyen yok oluşunda tamamen yok olurken, birkaç grup da Silüryende ortadan kalktı. Silüryen denizlerinde üç lobluların önemi azalırken, başka bir eklembacaklı grubu olan deniz akrepleri çeşitlilik kazandı. Ordovisyene ait katmanlarda da fosilleri bulunan deniz akrepleri, Silüryende çeşitlilikleriyle birlikte boyutlarını da arttırdı. Pterygotus gibi bazı cinslerin, boyutları iki metreyi aşan üyeleri bulunuyordu. Deniz akrepleri Silüryen ve Devoniyen boyunca oldukça yaygınlaşıp, dönem denizlerinin birincil yırtıcılarından oldular. Deniz akrepleri ve dönemin diğer sucul eklem bacaklılarından kılıç kuyruklular da tatlı sularda yayıldı. Bu eklembacaklıların yarı-sucul olma olasılıkları da var.

Deniz akrebi fosili

Silüriyen Balıkları

Silüryen omurgasızları çeşitliliklerini artırsa da, dönemin denizlerine damga vuracak gelişmeler omurgalılardan geldi. Ordovisiyende omurgalıların tek temsilcisi olan zırhlı balıklar -ostrakodermler- Silüryenin başında uyumsal açılımla çeşitlendi. Pek çok yeni çenesiz balık grubu ortaya çıkıp yaygınlaştı. Denizlerde ortaya çıkan zırhlı balıklar tatlı sulara da uyum sağlayarak; açık denizlerden koy ve körfezlere, gelgit alanlarından akarsu ve göllere kadar tüm sularda yaygınlaştı. Bilinen ilk çeneli balıklar olan Acanthodianlar bu dönemin sonunda tatlı sularda ortaya çıktı; fakat, yaygınlık kazanmadı.

Zırhlıbalık fosili

Bitkilerin Karaya Yerleşmesi

Silüryende gerçekleşen en önemli olay ökaryotik yaşamın karalara tam anlamıyla yerleşmesidir. Kara yosunu benzeri ilk bitkiler Ordovisyende ortaya çıktı. Bu bitkilerin varlığına dair kanıtları, fosilleşmiş spor ve doku parçaları oluşturur. İlk damarlı bitkilere ait kanıtlarsa oldukça kesin ve dolaysızdır. Silüryen katmanlarında bulunmuş en eski damarlı bitki fosili, Cooksonia'ya aittir. Kök, yaprak, çiçek ve meyve gibi organları bulunmayan, 15 santimetreden kısa, dikotomik dallanan, -bir dalın iki küçük dala ayrılarak uzaması- bazı dalları sporangia -spor kesesi- ile sonlanan, ligninleşmiş iletim hücreleri bulunan Cooksonia ilkin damarlı bitkilerin ilk ve en tipik örneğiydi. Cooksonia cinsi akraba türlerce oluşturulan bir grup olmaktan daha çok evrimsel bir basamağı temsil eder. Cooksonia benzeri bitkilerin bir kısmı iletim dokusu taşımazken, sporangiaları da çeşitli örnekler arasında oldukça farklılıklar gösterir. Cooksonia, Silüryen ilkin bitkileri arasında en iyi anlaşılmış olanıdır.

İlkel kibrit otları da Silüryen florasının üyelerindendi. Baragwanathia Orta Silüryene ait bir kibrit otudur. Gövdeye spiral biçimde dizilmiş mikrofil yaprakları ve gövdenin son ucu yerine farklı bölgelerinde bulunan sporangiyalarıyla modern kibrit otlarının ve Karbonifer ormanları oluşturacak olan lepidodenridlerin atası olduğu düşünülür.

Baragwanathia fosili

Kara yosunu benzeri ve ilkin damarlı bitkilerle kaplı alanlarda ilk kara hayvanları olan çok ayaklılar, örümceğimsiler ve böcekler dolaşıyordu.

Evrimsel pek çok ilkin gerçekleştiği bu dönem bir yok oluşla son bulmaz.